Ah Corona Vah Corona

Tüm dünyada konuşulan, hepimizi derinden etkileyen ve  bu dönemin en önemli konusu SARS-CoV-2’nin (yeni corona virüsü olarak bilinen) yol açtığı pandemidir. Bugünkü yazımda sizlerle bu dönemi rahat atlatabilmemiz için geliştirdiğim fikirleri paylaşmak istiyorum. Koruma yöntemleri, virüs özellikleri ve istatistiksel bilgiler haricinde farklı faktörlere de bakılması gerekmektedir.

1. Bir metrelik koruma alanı oluşturmak ve sosyal aktivitelerden uzaklaşmak, bize esasen kendi kendimize yaklaşma fırsatı da yaratmakta. Bu süreci nasıl değerlendireceğimiz tamamen kendi kararımızdır. Hayat hep karar vermekle geçmez mi? Haydi korkuyu bir kenara itip, kendimizle ilgili düşünme fırsatı yaratalım:

Bakış açımızı değiştirebiliriz

Hayatımızı bir film şeridi gibi gözden geçirelim.  Aklımıza ilk gelenler ruhumuzda en çok iz bırakanlardır. Yitirdiğimiz sevdiklerimiz, yaşadığımız kara sevdalar, çocukluk travmalarımız vs. Evet, maziyi değiştiremeyiz ama maziye bakış açımızı değiştirebiliriz. Kendimize şu soruları sorabiliriz. Yaşadığım tüm olumsuzluklara rağmen beni bugünkü ben yapan  bu olaylar da değil mi? Her deneyim yaşandığında hafızamızda iyi veya kötü olarak kaydedilse de gelişimimize her zaman katkısı vardır. Bundan ötürü esasen iyi ya da kötü yoktur. Sadece deneyim vardır. Bu düşüncelerin ardından minnet duygumuzu ifade etmenin en kolay yoluna başvurup, deneyimlediğimiz her şey için şükretmek gelebilir içimizden.

Evrene (İnanç kalıbınıza göre Allah’a, Tanrı’ya veya Doğa’ya da diyebilirsiniz.) yaşadığım her şey için teşekkür ediyorum. Şükürler olsun.

Şükretmeyi alışkanlık haline getirince bir müddet sonra huzur ve güven duygularının kendi enerji alanınıza kalıcı bir şekilde yerleştiğini hissedebilirsiniz. Bu bağlamda bundan sonraki hayatınızda da ilk etapta olumsuz olarak gelişim gösteren her olaya bakış açınızda değişecektir. Atalarımız ne derdi: ‘Her şerde bir hayır var’

Evde kalmayı yapmak istediklerimiz için bir fırsata dönüştürebiliriz

İstemediğimiz halde yüksek çalışma tempomuzu evde kalarak ve kendimizi soyutlayarak Corona sayesinde düşürdük. Rafınızda uzun zamandır el atamadığınız bir kitap var mı? Aylar önce arkadaşınızdan aldığınız ve bir türlü zaman kıtlığından deneyemediğiniz bir yemek tarifi var mı? Yarım kalan bir yazınız, bir el işiniz var mı? Giysi detoksuna ne dersiniz? Giysi detoksu deyince, son on iki aydır giymediğiniz ve özel anısı olmayan tüm giysileri ayırıp mahallenizde bulunan giysi konteynerlerine koyup veya ihtiyacı olan insanlarla paylaşıp gerçek bir giysi detoksu yapabilirsiniz.

Esasen bu tüm yaşam alanları için yılda bir yapılmalıdır. Zaman faktörünü öne sürüp birazcık da üşenmekten ötürü hep ertelediğimiz konular değil mi bunlar?

Ailenin tekrardan yakınlaşması için ve ev içinde birlikte zaman geçirmesi açısından Corona bize büyük bir fırsat yaratmaktadır. Bilgisayar ve cep telefonlarını bir kenara koyup, kendi çocukluğumuzda gelenek olan basit oyunları tekrardan hayatımıza sokabiliriz. Kızma birader, üç taş, beş taş, pişti, tavla ve dama unutulan, keyifli aktiviteler olarak esasen hafızamızda bulunmaktadır. Haydi tekrardan hayata geçirelim.

2. Artık herkes biliyor: Bağışıklık sistemi güçlendirilmeli. Zira bağışıklık sisteminiz ne kadar iyiyse, SARS-CoV-2 (yeni corona virüsü) bulaşsa bile asıl endişelendiğimiz ve bu virüsün yol açtığı COVID-19 hastalığından korunmamız o kadar iyi olacaktır. Eminim hepiniz takip etmişsinizdir ki, COVID-19 vakaları arasında  yaşlıların ve bağışıklık sistemi güçsüz olan kronik hastaların hastalık seyri daha ağır geçiyor. Birkaç basit yöntemle bağışıklık sistemimizi desteklemeye ne dersiniz?

Bol limonlu su için! Günde en az 2,5 litre limon suyu katkılı su içerek bağışıklık sisteminizi en pratik yönde destekleyebilirsiniz. Su vücudumuzun temel taşıdır. Her türlü işlem için bedenin suya ihtiyacı vardır. Su içme alışkanlığınızı kontrol edin ve geliştirin.

Gıda takviyelerine önem veriniz. İstatistiksel verilere göre standart besinlerimiz vitamin ve mineraller açısından git gide fakireşmektedir. Pandemi riski durumunda özel ve kısa bir süreç için bazı vitaminlerin dozlarını yükseltmeliyiz. Pandemi riskinden sonra, yani artık enfeksiyon riski düştüğünde rutin günlük dozajlara dönebiliriz. Hekim olarak hem hastalarıma önerdiğim hem de yıllardır bilhassa kış aylarında kendi kullanımım için ön gördüğüm günlük gıda takviyeleri şunlardır:

Vitamin C (Askorbik asit) 4-6 gr. (4000-6000 mg)
Vitamin D 6000 İU
Çinko 30-60 mg
B6 (P5P) 40mg (P5P olarak alındığında 3mg)
Magnezyum 300-400 mg
Probiyotik/Prebiyotik Yaşa ve kiloya göre doktorunuzun önerisine uyunuz

         Kritik dönem atlatıldığında günlük rutin dozlara dönülebilir:

Vitamin C (Askorbik asit) 0,5 gr. (500 mg)
Vitamin D 2000 İU
Çinko 30 mg
B6 (P5P) 30mg (P5P olarak alındığında 2mg)
Magnezyum 300 mg
Probiyotik/Prebiyotik Yaşa ve kiloya göre doktorunuzun önerisine uyunuz

Gıda takviyeleri kullanımınızı kendi doktorunuza danışmanız önemlidir. Doktorunuz sizi sağlık açısından takip eden bir uzman olduğu için gıda takviyeleri konusunda en son karar ondadır.

Sigarayı bırakmanın tam zamanı

Bağışıklık sistemini olumsuz etkileyen faktörlerden uzak durun. Bunlar arasında en başta gelen alkol ve sigara kullanımıdır. Sigarayı ebedi hayatınızdan çıkartmak için bir sebep daha karşınızda. Bağışıklık sisteminizin sigaranın içerisindeki toksinlerle savaşmaktansa tüm gücünü enfeksiyonlara yönlendirmesi elbette daha iyi olacaktır. Haydi karar verin ve sigarayı bırakın. Bu konuda destek veren merkezlerle konuşun ve hazırlıklarınızı yapın.

Aşırı alkol tüketimi karaciğeri yorduğu gibi bağışıklık sisteminde de olumsuz etkiler yaratır. Ne kadar az o kadar iyi sloganı bu konuda geçerlidir. Belki de bir müddet hiç tüketmemeye karar verirsiniz.

3. Beslenmenize dikkat edin. Gıdalarınız ne kadar doğal ve işlenmemiş ise o kadar sağlıklıdır. Çiğ sebze ve meyve tüketimini çoğaltın. Bu şekilde pişirme yöntemi ile oluşan vitamin kaybını iptal etmiş olursunuz. Hafif yiyin, sindirim sisteminizi zorlamayın.

4. Yaşam alanınızı iyi havalandırın. Günde en az üç kez 15-20 dakikalık süreç için pencereleri ardına kadar açarak havalandırın ve bu şekilde odadaki oksijen miktarını arttırın.

5. Corona virüsü birçok virüs gibi yağdan oluşan özel bir tabaka ile kendini korur. Yaşamını sürdürmesi için canlı hücreye ihtiyacı vardır. Hijyen kurallarına dikkat ederek bulaşma riskini de azaltmış oluruz. Virüsün koruyucu yağlı tabakası su+sabun veya alkol sayesinde etkisiz hale gelir ve virüsler ölür. Bol sabun ve su ile ellerimizi otuz saniyelik bir süreç içerisinde yıkamalıyız. Yıkama imkanımız olmayan zamanlarda el dezenfektanı kullanmalıyız.

6. “İşleyen demir parlar” sloganı sportif hareketlerin önemini vurgular. Her sabah otuz dakikalık bir süreç için açık pencere önünde basit jimnastik hareketleri yapıp vücudumuzun esnekliğini geri kazanırız ve postürümüzü düzeltebiliriz. Ardından alınan bir duş ve kahvaltı gün için mükemmel bir başlangıçtır.

7. Bu dönemi kolay atlatabilmenin başta gelen formüllerinden birisinin olumlu düşünme taktiği olduğuna inanmaktayım. Mahatma Gandhi der ki ‘Her şey düşünceyle başlar. Olumlu düşünürsen olumluyu, olumsuz düşünürsen olumsuzu hayatına çekersin.’

Haydi olumlu düşünelim!

Sağlıklıyım ve sağlıklı olmayı hak ediyorum. Her şey olması gerektiği gibi olacak, yaşadığım her şey için şükürler olsun, huzur ve güven içindeyim.

Yukarıdaki cümleyi sabah uyanır uyanmaz ve akşam uykuya dalmadan önce içinizden geçirip olumlu bir yaşam tarzına odaklanabilirsiniz.

Sağlık ve sevgi içinde olun.

Blog yazılarımızdan anında haberdar olmak için email bültenine aşağıdaki forma email adresinizi girerek ücretsiz abone olabilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir